Proje Hakkında
Bu proje, genç kadınların güvenli cinsellikle ilgili düşüncelerini, duygularını, deneyimlerini anlamayı hedefliyor. Projede foto-anlatı isimli bir yöntemi kullanarak kadınların “güvenli cinsellği nasıl tanımlarsınız?” sorusuna kendi çektikleri fotoğraflarla yanıt vermelerini istedik.
Projenin arka planını Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadına yönelik şiddet, şiddete karşı koruyucu ve önleyici mekanizmaların eksikliği oluşturuyor.
Bu sergi, proje kapsamında genç kadınların güvenli cinselliği anlatmak için seçtikleri fotoğraflardan ve ifadelerinden oluşuyor. Ziyaretçileri cinselliğin genç kadınların gözünden nasıl göründüğüne bakmaya, kadınların güvenlik, özgürlük, keyif isteklerini duymaya davet ediyoruz. Projeye katılan kadınlara emekleri, açıklık ve cömertlikleri için çok teşekkür ederiz. İyi seyirler!
Dr. Öğr. Üyesi Anıl Özge Üstünel
Sergi Hakkında
Bu sergi, dört bölümden oluşuyor. Her bölüm, genç kadınların güvenli cinselliğe dair ortak “seslerini” yansıtan bir konuyu ele alıyor. İlk bölüm yasakları, ikinci bölüm sınır ve kabul arayışını, üçüncü bölüm oyuncu bir keşif isteğini, dördüncü bölüm yakın ilişkilerdeki meseleleri yansıtıyor. Göreceğiniz fotoğrafların kimilerini genç kadınlar kendileri isimlendirdi. Fotoğrafların yanlarında göreceğiniz ifadeler ise kadınların kendi anlatılarından oluşuyor.
bölüm 1
Türkİye’de Cİnsellİkle İlgİLİ Yasaklar, Baskılar, Kurallar
Kadınlar, çektikleri fotoğraflarla Türkiye’de özellikle kadın cinselliği üzerindeki baskılara, kısıtlayıcı kurallara ve kadınlar için cinselliğin “görünmez” oluşuna vurgu yaptı. Türkiye’de kadın cinselliği ve kısıtlamalarla ilgili çağrışımlarını ve bunların kendi yaşamlarındaki yansımalarını paylaştı.
-Sanat ve Kadın BEDENİNİN Özgürlüğü-
“Bu heykeller ataerkil topluma karşılık gibi geldi. Türkiye gibi bir toplumda zaten dar ve vücudunuzun hatlarını çok belli etmeyen bir şey bile giydiğimizde, kazak falan olduğunda bile insanların bakışlarına maruz kalıyoruz. Sanatta bu özgürlüğü görmüş olmak güzel.”
(Kadın, 24 yaşında, heteroseksüel)
-GÜVENLİ ALAN ŞANSI OLMAYANLAR-
“Toplumun dayattığı kalıpların dışındaki herkesi bu solmuş çiçek kategorisine koyabilirim. Toplumun dayattığı kalıbın dışındaki insanların cinsellik yaşamaya hakkının olmaması, güvenli bir cinselliğe erişmeye hakkının olmaması, bu çiçeği böyle yorumluyorum. Karşı tarafa ne kadar güvenirsen güven, acaba bir yerlerde bir kamera var mı? Acaba bir yerlerde bana bir şantaj yapacak mı? Benim bir fotoğrafımı çeker mi, attığım mesajı kullanır mı aileme karşı, işime karşı?... Hem cinsi ile ilişki yaşayan ama bunu aileden, işyerinde kimliğini, olmak istediği kişiyi gizleyen bireyler, onlar için bir var oluş mücadelesi var.”
(Kadın, 22 yaşında, heteroseksüel)
-bekaret-
“Tampon kullanımı sanki cinsellikten sonra olması gereken bir şeymiş gibi. Ya da öyle mi, değil mi? Hala soru işaretleri olan bir şey. Tampon kullanmayı aslında hiç öğrenmediğimiz gerçeği. Bunlardan bahsetmiyor olmamız, konuşmuyor olmamız. Kendimiz öğrenmeye çalışırken sürekli yanlışı bulup düzeltmeye çalışmak.”
(Kadın, 25 yaşında, cinsel yönelimini sorguluyor)
-KARANLIK GÖKYÜZÜ-
“Cinselliğimi hiçbir zaman ifade edemediğim için ev her zaman kapalı gök yüzünü anımsatıyor bana. Her zaman kapalı gibi. Hatta feminen tarafımı deneyimlemediğim için kendimi maskülen biri olduğuma inandırmaya çalışıyordum bazen evde. Çünkü hiçbir zaman istediğim gibi bir kadın olamayacaktım. Hiçbir zaman istediğim görünürlükte olamayacaktım.”
(Kadın, 28 yaşında, biseksüel)
-VAJİNİSMUS-
“Çok küçük, dar, ufak, zaten içerisi karanlık. O da sıkışma hissi veriyor. O yüzden güvenli falan değil.”
(Kadın, 29 yaşında, heteroseksüel)
bölüm 2
“Bana Aİt Bİr Alan”
Kadınlar cinselliğin kendilerine ait, kendilerini ifade edebildikleri ve kabul gördükleri güvenli bir alan olmasını istediğini paylaştı. Çektikleri fotoğraflarla cinsellikte söz sahibi olmak, kendi iradesini ortaya koyabiliyor olmak ve duyulmakla ilgili arayışlarını ifade etti.
-İSTEMEDİĞİNDE DUR DİYEBİLMEK-
“Dur diyebilmekle ilgili…Burada bir sistem var. Sadece elinizi gösteriyorsunuz ve size çarpıp zarar verebilecek olan o arabalar duruyorlar ve siz güvenli bir şekilde karşıya geçiyorsunuz…Ben bunu yapmak istiyorum. Ben karşıya geçmek istiyorum. Ben gitmek istiyorum. Ben durmak istiyorum. Ben senin durmanı istiyorum. Bunların hepsini söyleyebilmekmiş gibi geliyor, yorulmadan, çaba sarf etmeden, arabaların önüne geçip durun durun yapmadan, karşı tarafa milyon defa bir şey anlatmadan, çok küçük bir el hareketiyle sadece hani bir dakika diyebilmek. Sonra da hani o akışın devam etmesi hiçbir şekilde ya sen beni niye durdurdun diye arabadan birinin inip bağırmaması. Bunun normal olması….Vazgeçtiğin anda psikolojik olarak ya da fiziksel olarak bir baskıya ya da zarara uğramayacağımın garantisi olması.”
(Kadın, 27 yaşında, heteroseksüel)
-TATLI DİLLE SINIR KOYMAK-
“Ben karşımdakine güzel güzel, tatlı dille benim burada sınırım var ve lütfen geçme, en azından yolun bu tarafından geçme diyormuşum gibi. Çünkü bazı tabelalar çok saldırgan görünüyor benim gözüme. ’Geçme!’. Bağırıyor oradan geçme diye. Sanki ben anlatıyormuşum da onu çiçeklerle rengarenk bir hale getirmişim, sınırıma saygı duyulmasını talep ediyormuşum gibi…İnsan kendi sınırını bilip, karşıdakinin de bir şeyleri anlayabilme dilini fark ettiği zaman çok böyle çatışmasız, güvenli bir yerden sınır konabilir ve sınır her zaman kötü bir şey değildir. Demek ki o an, ona ihtiyacım yok. Lütfen saygı duy.”
(Kadın, 22 yaşında, biseksüel)
-SINIRLARI KEŞFETMEK-
“Cinsellik benim için yabancı bir şeyken sarı çizgi de kırmızı gibi görünüyordu. Ancak oraya doğru yaklaştıkça, aslında o sarının sadece devam et ama dikkatli ol anlamına geldiğini fark edince, sarı ve kırmızı arasında çok keyifli ve doğru ilerliyorsam eğer, güvenli bir alan beni bekliyormuş. Ama yine de bir yerde kontrol mekanizması devam etmeli bence. İşte gebelik, AIDS, rıza…Ne kadar esnetebiliyor olursan ol, her zaman bir sınır var ve olmalıyı çağrıştırıyor…Kendi sınırlarınızı da biliyor olmanız lazım. Ben nereye kadar gittiğimde kırmızı sınıra geliyorum?”
(Kadın, 22 yaşında, biseksüel)
-DENİZDE YÜZMEK-
“Denize girerken bir alışma süreci vardır. Suyun sıcaklığına alışmamız gerekir. Belki bir ileri gideriz, bir geri geliriz. İçinde ne tür canlıların yüzdüğü önemli. Ne bileyim, denizde pirana mı var? Yoksa küçük, tatlı, güzel balıklar mı var? Çünkü her suda yüzülmez. Çok ciddi akıntılar olabilir suda, bizi oradan oraya savurur. Orada yüzmek istemiyor olabiliriz. Hani daha dingin sularda yüzmek isteyebiliriz. İstediğimiz zaman kıyıya çıkabiliriz. Çıktığımız zaman çok üşümek istemeyiz, belli saatlerinde yüzeriz, genelde yazın yüzeriz. Bütün bunları düşününce güvenli cinsellikle çok bağdaşıyor…Güvenli yapan tarafı, aslında çoğunlukla kendin istediğin zaman olması. Bir titreye titreye yüzmek var, bir de işte kendini bırakıp böyle rahat rahat yüzmek var. O tercih, kontrol benim elimde duygusunu veriyor.”
(Kadın, 29 yaşında, biseksüel)
-GÜVENLİ SEKS-
“Pencerenin iki kanatlı olması, içeri açılması, dışarı değil, baktığı yerin güzel olması. Tamamen kendi irademle birini alıyorum oradan gibi geliyor. Bu benim için çok güzel. Bir de ışık alan bir pencere, çok güvenli benim için.”
(Kadın, 29 yaşında, heteroseksüel)
-MOBİL GÜVENLİ ALAN-
“Bu araba beni dışarıdaki homofobiden koruyor. Dışarıda sevgini ya da cinselliğini hiçbir şekilde ifade edememekle ilgili. Burası benim mobil güvenli alanım…Kontrol bende gibi hissettiriyor.”
(Kadın, 22 yaşında, biseksüel)
-Oyun alanı-
“Cinselliğin ayıp olması, belli normlar içinde yaşanması, günah olması, sadece üremeye dönük bir şeymiş gibi çoğu kültürde görülmesi, böyle şeylerin aslında güvenli cinsellik alanına zarar veren şeyler olduğunu düşündüm. Burası bir oyun alanı gibi, böyle bir nefes alma alanı sanki. Hep ışık vurur, odada oraya bakmak hoşuma gider. Aslında sanki cinsellik de böyle bir şey olmalı, bir oyun alanı, sadece keyif veren şeylerin olduğu.”
(Kadın, 27 yaşında, biseksüel+)
-Şİİrsel seks-
“Kırmızı bir perde olması çok hoşuma gidiyor. Kendi kendine dalgalanıyor, taşıyor. Benim en sevdiklerimden. Güvenli bu bence. Rüzgarla da salınıyor, geri geliyor. Bir akış var gibi. Çok özgür.”
(Kadın, 29 yaşında, heteroseksüel)
-Arzu ve merak-
“Çok huzurlu ve rahat görünüyor. Yukarıda olmak istiyorsun, gördüğün şeyle bir olmak istiyorsun. Bu duygu güvenli cinselliğin bir unsuru gibi düşünüyorum. Oraya gitmek istiyorum, orada olmak istiyorum duygusu. Dikkatini çekiyor, davet ediyor.”
(Kadın, 22 yaşında, biseksüel)
-yolculuk 1-
“Her zaman bu kadar düz olmak zorunda değil ama partnerimizle birlikte ışıklı, keyifli ve sürdürülebilir olduğu sürece, bence güvenli bir cinsellik olarak ele alabiliriz. Başı var, sonu var ama yolda olmak güzel.”
(Kadın, 22 yaşında, biseksüel)
-yolculuk 2-
“Güvenli cinselliğin bir yolculuk olduğunu göstermek istedim. Hareket ediyor olmasını ve güzel bir manzaraya bakıyor olmasını istedim. Sağlıklı, rayına oturmuş, yolunda giden, tıkırında giden bir cinsellik.”
(Kadın, 25 yaşında, heteroseksüel)
-Keşİf İznİ-
“Cinselliğin tabu olarak yasak olması, küçükken de hiçbir zaman konuşulmaması, televizyonda bir öpüşme sahnesi çıktığında ailenleysen hemen kapatılması ya da senin gözlerinin kapatılması, utanman, bilmemen, sadece evlilik günü geldiğinde o zaman yaşayabileceğin bir şey olması. Bir kalıp olarak senin yıllarca o evin içerisinde kalman. Bu çiçekler evin içerisinde olsaydı acaba böyle büyürler miydi? Belki güneş, ışık aldıkları için, belki sokaktaki sesler ya da hava aldıkları için, belki kediler onun yaprağını yediği için, dışarıdaki bir şey onu motive etti ve bu sarmaşık büyüdü. Belki ev sahibi korksaydı, hani benim gibi biri olsaydı, ya işte kedi zarar verirse, ya devirirlerse, ya bir şey olursa, ya top gelirse deyip evin içine alsaydı belki bu kadar büyüyemezlerdi. Aslında anne babama burada gönderme yapmak istedim. Bazen kız çocuklarının ya da erkek çocuklarının özgür olmasına ve deneyimlemesine, bir kedinin ona zarar vermesine, havayı istediği gibi özgürce alabilmesine, güneşi istediği gibi görmesine izin vermek gerek.”
(Kadın, 22 yaşında, heteroseksüel)
-Kadınların Mücadelesİ-
“Kırmızı renk zaten biraz provokatif. Bizim toplumda kadınlıkla kırmızı renk biraz eşleşiyor sanki. Nasıl desem, cinselleştirilen bir renk gibi. Burada o eldivenin alakasız bir direğin üstünde olması bana kadınların mücadelesini çağrıştırdı. Bu kadar ataerkil bir toplumda, kadınların bu kadar eleştirildiği bir toplumda cinsiyetinin olması. Mesela yaz oluyor, dar bir kot üzerine tişört bile giydiğimde çok fazla adam yine de bakıyor, daha tutucu kadınlar bakabiliyor. Bu kırmızı rengin alakasız çıkmış olması, yine de dimdik duruyormuşuz gibi, onu hatırlatıyor.”
(Kadın, 24 yaşında, heteroseksüel)
-Farklı Olana Şans Vermek-
“İnsanların cinselliği yaşama biçimine bakarak onları yargıladığımız, yadırgadığımız ve sınıflandırdığımız bir düzen var. Biraz düşünmemiz lazım, şans vermemiz lazım. Umutlu tarafından bakarak size ne kadar farklı gelirse gelsin kararları, yaşayış biçimi, tercihleri, hataları, her bireyin çok değerli olduğunu ve farklı olan insanların, farklı olan tercihlerin de çok değerli olduğunu anımsatan bir görüntü.”
(Kadın, 22 yaşında, heteroseksüel)
-Aşk, İdealİzasyon, İmkansız seks-
“Aşk varsa güvenli ya da güvensize bakılmazmış gibi geliyor bana. Eriştiğimizde ne olacağını bile bilmiyoruz. O kadar uzak mesafe, çok mesafe var. Güven konunun dışında gibi geliyor. Çok tanıdık bir şey aşkın içerisinde bunları düşünmemek.”
(Kadın, 29 yaşında, heteroseksüel)
-Sınırlara müdahale yok-
“Ortada öylece duran bir çanta var ve kimse içine bakmıyor, almaya çalışmıyor. Etrafında insanlar gezinmiyor.”
(Kadın, 25 yaşında, heteroseksüel)
-BİRLİKte ama ayrı-
“Biri daha dallı, biri daha sık, bir daha vahşi duruyor. Aynı gökyüzündeler ve bir sınır dahilinde, birbirlerini engellemeden ya da ihlal etmeden birlikte var oluyor olmaları çok hoşuma gitti. Birden fazla kişiyi barındıran, aslında iki kişi için de geçerli, cinselliğin güzel bir yansıması.”
(Kadın, 22 yaşında, biseksüel)
-Dİkkat, kırılacak eşya-
“İçeride kırılgan bir şey var ama ben kırılganım diye bağıran bir taraf da var. Bence cinsellik de bir yerde öyle. Kırılganlığıma saldırıyor olursan içimden kocaman bir öfke çıkar ve ben de sana saldırırım. Biraz daha şefkatle yaklaşılırsa belki o kırılganlık, güzel bir malzemeye dönüşebilir.”
(Kadın, 22 yaşında, biseksüel)
-Açık İletİşİm-
“İki kedi birbiriyle böyle sanki bir şey konuşuyormuş gibi gözüküyorlar. Sanki aralarında bir ilişki var ama belli bir mesafede durup konuşuyorlar, bir iletişim var orada, açık bir iletişim. Birbirlerinin alanlarına saygı duyup iletişim kuruyorlarmış gibi. Güvenli cinsellikte iletişimin ne kadar önemli olduğunu, hani rızanın da temelinde olduğunu hatırlattı.”
(Kadın, 27 yaşında, biseksüel +)
Ziyaretiniz için teşekkürler!
Araştırmaya katılarak fotoğraflarını, görüşlerini, duygularını, deneyimlerini bizimle paylaşan genç kadınlara çok teşekkür ederiz.
Sergiyi Hazırlayanlar: Anıl Özge Üstünel & Irmak Açıkalın
Projeyle ve sergiyle ilgili sorularınız ve iletişim için:
anil.ustunel@bilgi.edu.tr
esitozgurguvenli@gmail.com
Sergiyle ilgili düşüncelerinizi, çağrışımlarınızı duymayı çok isteriz.